Tunland G7 modeli, hem şehirde hem araziye yönelmiş kullanım senaryolarında üstün çekiş ve kontrol sağlayan mühendislik çözümleriyle dikkat çekiyor. Bu içerikte G7’nin çekiş performansını destekleyen temel teknik sistemleri, tork aktarım mekanizmalarını, şasi ve süspansiyon yapılarını ve kullanım şartına göre geçerliliğini koruyan mühendislik detaylarını ele alacağız.

Yüksek torklu motor ve optimize edilmiş şanzıman

Tunland G7’de yer alan 2.0 litrelik turbo-dizel motorun yaklaşık 119 kW güç ve 390 Nm tork değerlerine sahip olduğu belirtilmiştir. Bu yüksek tork değeri özellikle düşük devirlerde sağlanarak, araç kalkış, rampalı yol ve yük taşıma gibi zor kullanım koşullarında çekiş avantajı sunar.

Bu motor, Almanya merkezli AVL tarafından tasarlanmış ve Bosch’un 3. nesil yüksek basınçlı common-rail yakıt enjeksiyon sistemiyle donatılmıştır. Bu yapı sayesinde yakıt-hava karışımı optimize edilerek hem verimlilik hem de güç çıkışı açısından avantaj sağlanır.

Ayrıca G7’de tercih edilen ZF marka 8 ileri otomatik şanzıman, geniş vites oranları sayesinde motor devrini düşük seviyelerde tutarak çekiş sırasında daha stabil ve ekonomiktir. Bu şanzıman, tork aktarımında gecikmeyi azaltır, vites geçişlerini yumuşatır ve çekiş sırasında performansı maksimum düzeye çıkarır.

Çok modlu 4×4 çekiş sistemi ve elektronik diferansiyel kilidi

Arazi ve kaygan koşullarda çekiş performansı, sadece motor gücüyle değil aynı zamanda hangi tekerleğe ne kadar tork verildiğiyle de ilgilidir. Tunland G7’de bulunan BorgWarner elektronik part-time 4WD sistemi “2H / AUTO / 4H / 4L” modlarını içerir. “AUTO” modunda sistem gerçek zamanlı olarak ön ve arka akslar arasında tork dağılımını yapabilir; bu sayede kayma ya da tutuş kaybı yaşanması durumunda otomatik geçiş sağlar.

Özellikle “4L” modunda düşük hızda yüksek tork aktarımı yapılabilir, bu da kaya, çamur ya da dik rampa gibi durumlarda aracın etkili ilerlemesini destekler. Ayrıca arka aksta American Eaton markalı diferansiyel kilidi gibi sistemler devreye girerek, bir tekerleğin boş dönmesini engelleyip gerçek çekiş gücünü korunabilir hâle getirir.

Yerden yükseklik, şasi yapısı ve süspansiyon sistemi

G7’nin yerden açıklığı yaklaşık 210 mm olarak belirtilmiştir. Bu yerden yükseklik, alt gövdenin engebeli zeminler, kaya çıkıntıları ya da su geçişleri gibi durumlarda zarar görmesini engeller. Ayrıca şasi yüksek dayanımlı çelikten üretilmiş olup, gövde burulmalarına ve deformasyonlara karşı dirençlidir.

Ön süspansiyon bağımsız “double wishbone” tipi, arka süspansiyon ise yaprak yay sistemi olarak belirlenmiştir. Bu yapı hem konforu hem de yük taşıma kabiliyetini korur. Örneğin yük altındayken arka yaprak yay sistemi deformasyonu minimize ederken, bağımsız ön süspansiyon yol tutuşunu iyileştirir.

Aerodinamik tasarım ve tork-yol tutuş optimizasyonu

Tunland G7’nin tasarımında sadece estetik değil, fonksiyonellik de ön plandadır. Ön ızgara ve hava kanalları aracın soğutma sistemine destek verirken, gövde hatları motorun soğutma, hava akışı ve direnç değerlerini optimize eder. Bu sayede yüksek hızlarda bile tork kaybı ve sürtünme en aza indirilmiştir.

Elektronik kontrol sistemleri ile çekişin desteklenmesi

G7’de yer alan elektronik stabilite programı (ESP), çekiş kontrol sistemi (TCS) ve yokuş kalkış/iniş destek sistemleri (HSA/HDC) gibi donanımlar, çekiş performansını artırmak üzere farklı yollarla devreye girer. Bu sistemler, tekerleklerin boş dönmesini, kontrolsüz hızlanmayı ya da savrulmayı önleyerek aracın güvenli şekilde ilerlemesini sağlar.

Kullanım senaryolarına göre mühendislik avantajları

Bu sayılan mühendislik unsurları, özellikle şu senaryolarda belirgin avantaj sağlar:

• Yük taşıma: Yük altındayken yüksek tork, arka yaprak yay sistemi ve şasi gücü sayesinde araç stabil çalışır.
• Arazi/saha kullanımı: 4×4 sistemi, yerden yükseklik ve diferansiyel kilidi sayesinde kaygan ve engebeli zeminde güven verir.
• Hızlı geçişler ve şehir kullanımı: ZF 8 ileri şanzıman ve aerodinamik yapı sayesinde motor devri düşük tutulur, sürüş daha sessiz ve verimlidir.

Sonuç

Tunland G7’nin güçlü çekiş performansı, yalnızca yüksek motor gücüyle açıklanamaz. Bu performansın arkasında sistemli bir mühendislik yaklaşımı vardır: yüksek torklu motor, ileri otomatik şanzıman, çok modlu 4×4 çekiş sistemi, yüksek yerden açıklıklı şasi, sağlam süspansiyon düzeni, aerodinamik gövde ve gelişmiş elektronik kontrol sistemleri bir bütün olarak çalışır. Kullanıcılara her türlü kullanım senaryosunda — iş, saha, şehir ya da arazi — güçlü ve kontrollü bir sürüş deneyimi sunar.